Japon’ların 5S’ini organizasyonlarla birlikte, evlere de uyarlasak?

Otomasyon’dan Kalite Departmanına geçtiğim dönemde aldığım eğitimlerden; Six Sigma’lardan, 5S’lerden çok etkilenmiştim… Organizasyonlarda olduğu kadar, evlerimizde de huzurun, verimin anahtarı olabilir gibi gelmişti bana.

Çiftler arasından en çok geçen muhabbet:
Hayatım, X (falanca eşya) nerede…
Y’mi gördün mü canım?

şeklinde oluyor, değil mi?

Halbu ki hepsinin standart bir yeri olsa ve hep oraya koysak, canımlara cicimlere hiç gerek kalmayacak (Fikret okuyorsa gözleri yaşlı!)

Teoride her şey çok pratik de, beni bu güzel havalar mahvetti..

Bilmeyenlere 5S’i azıcık da olsa merak ettirebildiysek şöyle buyurun: Japonların düzenli ve temiz bir çalışma ortamı oluşturmak ve bu ortamın sürekliliğini sağlamak için geliştirdiği bir teknik bu. 5 Adımdan oluşuyor, adını da buradan alıyor. Japoncalarla yazıyı uzatmayalım ama, Türkçelerini paylaşalım:
Ayıklama, Düzen, Temizlik, Standartlaştırma ve Disiplin

Alet çantasında her aletin spesifik bir yeri + şekli olması ve hep oraya konması gibi basit + güçlü bir imge ile zihinlerimize kazıyalım.

**

Fiziksel bütünlüğümüz, ruhsal bütünlüğümüzle birbirini tamamlayan birer dans partneri gibi. Biri diğerinin ayağına basarsa, kısasa kısas! Kesinlikle affetmiyorlar… “Bana ha! Sen ha…”

E tabii araları iyi olunca da tadından yenmiyor. Müthiş bir çiftin heyecan verici dansını izlemek gibi…

“5 S dedin, dans dedin, derdin ne senin” diyen sevgili okuyucu… Şimdi sıra düğüme geldi:

Ne zaman kafam karışsa, bir iki gün içinde evde bir yerleri düzenlerken bulurum kendimi. Son birkaç yıldır böyle. Ruhumda, aklımda kıpırdayan şeyler kendine yeterli oyun alanı bulamadığında, çevre faktörünü kendime alet ediyordum:

“X fikrini A rafından kaldırıp B rafına koyayım
Y duygusunun cehenneme kadar yolu var, SKT’si gelmiş
Z için köprüden önceki son çıkış, onu da hemen en alt rafa alalım… “

diyemiyoruz ama,

Bu giysileri giymiyorum, gözümün önünden kaldırayım / eleyeyim
Banyo dolabının rafları duman olmuş, bir el atayım..
Masamdaki çekmecemin hali ne öyle, derhal düzenleyeyim..

diyebiliyoruz gayet 🙂

Ve bence, 2. seçenekten, 1.’de aradığımıza yakın bir haz alıyoruz. Yani zihnimizde yapmaya hazırlandığımız devrimi, önce çevremizde, üstümüzde başımızda yapıyoruz. Evet bazen çamaşır gözünüzü düzenlemek bile bir devrim olabilir! Lütfen hafife almayınız.


**

Olan biten her şeyi anlamak isteyen maymun iştahlı bir ben var içimde. Bir de sırtını onun sırtına dayamış,

“Yeter atık, hiçbir şey anlamak istemiyorum, bana sadece yaşamı verin..” diyen huzurlu bir asi.

İkisini de çok seviyorum bazen. Bazen ikisinden de nefret ediyorum.
Ama küçük bir sorun var ağzımın tadını kaçıran; ikisini aynı anda sevmeyi beceremiyorum!

Hep birini seçmek zorundaymışım, biri hep daha iyi biri daha güzel olmalıymış hissi.. Üstelik bir yanılgı olduğunu bile bile. Görüp, uzanıp,.. alamayacağını bilmek gibi.

İkisini de sevebilirsem bir gün
Bir gün o kadar büyürsem
Belki daha özgür bir ben doğurabilirim

O güne kadar
Dağıtır dağıtır
Düzeltirim