Siemens’te çalıştığım dönemde kariyerine hayran kaldığım bir hanım vardı. Yok öyle üst düzey yönetici değil. Ben kendini gerçekleştiren insanlara hayranlık duyuyorum. Sadece rütbeye, paraya, makama, büyük büyük hikayelere değil. Kendiliğe.

NLP eğitimi almıştım kendisinden. “Eee ne var bunda” diyorsunuz, değil mi?

O eğitimleri verebilmek için 40 yaşından sonra psikoloji okuduğunu söylesem…

40 yaşından sonra tekrar yola koyulma cüretini sevmiştim Miraç Atuna’nın. Ben çok korktuğum için belki de… Çok önemliydi benim için “bilmek”. Her bilmediğim ayıp. 40 yaşından sonra öğrenmek de ne demek?

Psikoloji de felsefe gibi çok ilgimi çektiğinden, aktif bir öğrenciydim eğitimlerinde. Sevginin bir tanımını yapmıştım mesela, zaten literatürde geçtiğini bile bilmeden (MBA de yaptığım dönemdi sanırım, oradaki iletişim dersinde de paylaşmıştım. Literatürdeki tanımlarındandır diyen de o dersin hocası Giusesseppe Totino’ydu). Kendi kendime, sırf sorguladığım için. Değil okuduğum..

🥰 “Sana kavuğumu vereceğim” demişti bana Miraç Hanım.
“Seni hep bir eğitmen olarak görüyorum.”
Çok kıymetli. 15 yıldan fazla oldu işiteli, halen sevinçle, onurla hatırlarım.

Acaba diyorum o kavuğu alsam mı.. Psikoloji ya da felsefe üzerine ihtisas* yapsam mı.. Epiktetos ve Jung beni çağırıyor!

Sırf bunu sorabilmek bile öyle bir cüret ki.. Hele ki benim gibi “her yaşta her şeye hep geç kaldığını” sanan zihinler evreninde. Sorabilmek bile iyi geldi. Net, berrak olmayı severim; ama düşünürken şüpheyi daha çok.

Büyük iddialarla değil de, küçük şüphelerle çıktığım bir yolculuk işte benim için felsefe.. Bakalım sıradaki durak nerede?

📸 Fotoğraf mı.. Fotoğraf Bilkent Felsefe Şenliği’nden.
Hiç merak etmeyin. Bir sonraki yazıda, ona da bağlarım hikayeyi

* Kelimeleri ve anlamlarını çok seven biri olarak, şu ihtisas mevzusuna bir bakayım dedim..
📌 İki anlamı var ihtisasın: Biri “duygu” biri “uzmanlaşma”..
Derinden duyduklarımız, ihtisaslaşmaya en uygun olduğumuz alanlar mı acaba?