Rüzgarlı bir gündü,
Asaf şapkasını düşürdü..

Geceydi
Karanlıktı ada
Işıklar vardı uzakta..

Işıklar uzaktı,
Ama ateşi içimde..
Işıklar parlaktı,
Ve gözlerim üstünde..

Öylece baktı ışıklara..
Oradaydı;
Aradığı oradaydı,
Bilmediği,
Bilmeden inandığı,
Bağlandığı,
Bağlanmayı istediği
Oradaydı…

Yoldaydım ben
Yolda ışıklar vardı
Sokaklarda lambalar,
Evlerde;
O küçücük kutucuklarda,
Göz göz ışıklar…

Her yerdeydi ışık…
Bir adada değildi ya..!

Dört yanım aydınlık…
Dört yanım karanlık…

İnce ipten bir çizgi olmuşum ben,
Aydınlıkla karanlık arasında,
Ait olamayışlarda..

Kıvrılmışım durmuşum…
Dolanmışım durmuşum…

Gel çöz beni,
Vaktin varsa
Gel çöz beni,
Halin varsa

Ben çözemeyecek kadar
Aciz mi kaldım yoksa…

Sen aldanma laflarıma,
Oynarım ben onlarla…
Küçücük zihnim,
Küçücük zihninle
Oynayıverir
Ruhun duymaz,
Ruhun işitmez…

Zehrim akar,
Şerbet der
İçiririm sana

Tatlı olur şerbetim;
İçine tarçınlar atarım,
Kokusunu verir..
Yapraklar atarım,
Rengini verir..

Tadı kalır damağında
Ne pembedir ne kırmızı,
Arasındadır rengi
Kızılımsı…

Evet, Asaf’lı bir gündü
Ve Rüzgar ismini düşürdü…