yılların boşluğu içimde
zaman şurada
sen şurada
ben küçük bir gözlemci

seçmek istemiyorum
usulca izliyorum sizi

önce zaman oluyorum
kah çocuk kah genç

yeni yetme bir kadın
hiç olmadığı kadar deli!
basıyor kahkahayı
sık sık uluorta
ama umarsızca

sonra sen oluyorum
karışıyorum bulanıyorum
seni bir türlü
anlamıyorum!

sus diyorsun
yazmıyorum
peki ben

neyi bekliyorum

sendeki sen
değil
“bendeki sen!”
diyorum

odamda onu
köşe bucak gezdiriyorum
bir türlü yerini
bulamıyorum

süs eşyası gibi koysam
olmaz
odanın hakimi
hayatın anlamı yapsam
olmaz
yolluk yapsam olmaz
yol yapsam olmaz
yoruluyorum

ne gitmek istersin
ne kalmak
çok sevsem olmaz
bıraksam olmaz

bu ev dar bana
diyorum
hiçbir eşyayı
istemiyorum

sen ister sev
ister sevme
ben bu şiirden
gidiyorum

uzun bir yola çıkıyorum
çantamı yanıma almıyorum

ne bulunur
ne bulunmaz
olasılıkları çıkarıp avucumdan
yerine yeni bir boşluk koyuyorum

seviyorum boşluğu

bu kez ondan
hiç korkmuyorum

yeşil bir düzlük oluyor bazen
bakıp rahatlıyorum
bazen gece oluyor
bir sigara, bir çay demliyorum
yaz kokan karanlığı içime çekip
bir şarkı mırıldanıyorum

bazen kendi oluyorum boşluğun
öyle rahatlıyorum ki
bir daha hiç dolmuyorum!

ne dersin sevgilim
yaşamaktı di’ mi
şu boşluk dediğim

bazen aramıza koyuyorum
sen olmuyorsun ya
üşüyorum usulca
boşluğa sarılıyorum

ve şimdi buraya koyuyorum
ne yazsam ne çizsem
ben bu boşluğu
dolduramıyorum

bir dolu
bir boş
öylece gidiyorum

“Dol’durdum elimle,
Hayır niye benim kadehimde onun ismi duruyor?”
İsmi değişen, kendi değişmeyen kadehlere!