yapraklarımı döktüm
bu mevsim
incecik zarif kollarımla
sararım dünyanı

gece karanlığında başka
gündüz ışığında
başka güzelim

bir adım hüzünse
bir adım gizem
bir adım geceyse
bir adım ışık
sır dolu
benim gövdem

ne şarkılar söyler
ne bilmeceler sorarım
duyar mısın

geçersin önümden
başın eğik
görmezsin bazen

evet
yapraklarım yok
bu mevsim
onları rüzgara
ödünç verdim
ben bu halimle
bir başka güzelim

konuşayım diye sizinle
dile geldi
ağaç benle

kişi de
ağaç gibiydi ya
anlayıverdi halinden
dökülüverdi aniden

sonbaharın en sarısı benim
ne yapraklar döker
ne yağmurlar içerim
bilmezsiniz gizlerim
sır vermeyi sevmem

sonra kışın en soğuğu
üşütür
ama çok severim
beni doğuran mevsim
kıymetini bilirim

buzul beyaz
sarınca gövdemi
usulca bekler
selamını alırım tek tek
yere düşen her tanenin

sonra Bahar gelir
en sevdiğim
renk olur zaman
yapraklarımdaki güneş
büyüler içine ışık girenleri

raks eder yeşilimde
benle bir dönüp
kaybeder kendini

düşer
tatlı bir hayale
hiç uyanmayacakmış
hiç dönmeyecekmiş gibi

yaz mı
o da gelir elbet
ama yaz gelince
ben kalamam köklerimde
tutamazlar ki beni

bir yaz vardır düşümde
ben okyanusta
yüzerim
nefes almadan derinde
seni bulmanın çocuk ümidiyle

hayalim
içindedir mavinin
yaz okyanusa gelir
ben okyanusa giderim

sen okyanusa gelirsin
ve ben
senin hiç bilmediğinim

Moral of the Story!