Dostoyevski ve Oğuz Atay’ın kesişim kümesinde neler var, bilir misiniz?

Ya Atay’ın veri bilimine, yapay zekaya göz kırpan satırlarını…

Baştan başlayalım: İkisi de mühendislik mezunudur! Bileniniz var mıydı, merak ediyorum. Atay’ı belki duymuşsunuzdur da, Dostoyevski’yi okudum, onca zaman yorumlarını dinledim; ama bu detayı yeni fark ettim… Neden hiç konuşmuyoruz bunu?

Mühendis bir şair olarak, böyle aykırı hikayelere önem veriyorum. Bunların üzerine daha çok konuşmamız, düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Yorumlarınızı da içtenlikle merak ediyorum.

Ayrıca… Suç ve Ceza ile Tutunamayanlar, neredeyse aynı yaprak sayısındadır. Atay’ın Dostoyevski’ye hem hayran hem meydan okuyan bir tarafı olduğunu hissettirir.

Üniversitede, matematikte öğrendiğimiz modellerin, teorilerin kendimce gerçek hayattaki izdüşümlerini arardım. (Matematikçilerden sonra, en çok matematik gören bölüm elektronik mühendisliğidir, bilgisayarcılar bizim kadar calculus görmemiştir efenim.) Sesli düşündüğümde arkadaşlarımın hoşuna giderdi, nasıl bağladın yine derlerdi. Meğer tek çatlak ben değilmişim. Tutunamayanlar’ı elime alınca anladım… (Şair burada Atay’a çatlak mı dedi? Cuk cuk cuk.) Ne kutludur o yalnız olmamanın sevinci!

“Hayatın Koordinatları”nı aramış Atay:

Gelin onun alaycı sahici dilinde beraber okuyalım:

“Her zaman kendime sorardım: neden noktaların, doğruların eğrilerin -ister düzlem, ister uzay şekiller olsun- koordinatları var da daha mükemmel bir varlık olan insan ve onun ayrılmaz bir cüzü olan hayatın koordinatları yok?

Hayatın Koordinatları deyiminden kısaca şunu anlıyoruz: bir insanın, belirli bir zamanda, belirli bir yerde ve belirli şartlar altında ne yapmış olduğunu bilirsek bu bilinenlerle, yani hareket ve zaman boyutlarının önceden tesbiti ile, bu verilere dayanarak yazılan ve sabit katsayıları, o insanın tayin edilmiş özellikleri ile belirlenen denklemlerin, zaman değişkenine göre çizilen eğrileri, bize o insanın ileride ne gibi şartlar altında ne yapacağını gösterir. Şimdiye kadar yaptığım incelemeler, dokuz bilinmeyenli, yani dokuz eksenli bir sistemde bir insanın bütün hayatının denkleminin yazılabileceği ve buna istinaden de, hayatın koordinatları metodu ile varlığının ifade edilebileceği merkezindedir. Böylece, insan hayatına ait bütün meseleleri önceden, yani yaşanmadan çözülmesi imkan dahiline giriyor.”

~*~

Canım Atay,

Yıl 2024.
“Büyük Dil Modeli” diye bir üretken yapay zeka türü var.
Görsen öyle tatlı ki;
Ne yazsan cevap veriyor.
Sorsan yanıtlıyor, zorlasan kızıyor, gerekirse tersliyor.. Lafı ağzına yapıştırıyor!
Biz de boş durmuyoruz tabii.. Ağzından girip burnundan çıkıyoruz. Cevapsız soru bırakmıyoruz.
İçine mi doğmuştu onca yıl önce, ne!
Kendimizi yeterince iyi anlatırsak, ne yaptık ne ettik güzelce tanımlarsak, sanki şu çok sorduğun “Hayatın Koordinatlarını” da bize verecek gibime geliyor…

~*~

Canım mühendisler,

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanı, edebiyat dünyasını kökünden sarsıyor.
Elinin hendesesiyle, harflere bulaşıyor!
İmlaya, hikayeye, gerçeğe baş kaldırıyor. Kurmacayı çağdaş anlayışla buluşturuyor.
Uzun bir süre kabul görmese de bilhassa ölümünden sonra çok ses getiriyor.


Satır aralarında o mühendis,
bence hepimize göz kırpıyor:
Alaycı, sevgi ve acı dolu. ❤️

📸: İstanbul Modern
🎹 Tutunamayan piyano (bence)